Bu bölümde, yine dolu dolu bir yazı hazırlamak adına 6 ve 10. yüzyılların dahil olduğu zaman aralığını inceledim. Aslında söz konusu süreçte oldukça fazla önemli olay ve bilim gelişmeleri kaydedilmiş olup, kaynakların bir çoğunun tutarsız oluşundan, ince eleyip sık dokumam neticesinde ancak 9 maddelik bir yazı hazırladım. Bu dönemdeki en önemli olaylar ve gelişmeler aşağıdaki gibi sıralanmıştır.
ZAMANDA YOLCULUK: M.S. 6.-10. YÜZYIL
Kıyılardan selamlar, sevgiler
getirdim hepinize J
Uzun zamandır görüşemediğimizin
farkındayım. En son yazımdan sonra tamamen ortadan kayboldum. Aslında
kaybolmadım. Acayip dinlendirici bir tatil yaptım. Bir o kadar da yoruldum. Kat
ettiğim yoldan bahsetmeyeceğim bile. Evet nerede kalmıştık. Hah! Bir önceki
yazımda Ankara ile vedalaşmıştık.
İşte zamanı geldi. Hayatımın bir devrini kapayım, yeni devrini açmanın vakti geldi. Bu akşam Ankara'daki son saatlerimi yaşıyorum. Artık Ankara maceramın sonuna geldim. Yeni maceralara yelken açıyorum.
Ben genellikle fazla bağlanan insanlardanım, bazı şeyleri zor bırakırım. Her ne kadar burada olmak istemeyip yıllardır kendimi yırtsam da, ayrılık vakti gelince zor geldiği doğrudur. Alıştığım (nefret etmiş olsam bile) bir işim, sevdiğim arkadaşlarım, her gün bayılarak kendimi attığım yatağım, sevdiğim sevmediğim insanlar, kardeşim, anneannem... Geride bırakması zor oluyormuş meğer. Ama sürekli şunu düşünüyorum. Bana iyi gelecek. Artık daha az sorumluluk ve daha az stres ile mutlu olacağım. Hastalıklarım geçecek. Gitmem lazımdı. Gidiyorum.
![]() |
Kaynak: http://www.msxlabs.org/ |
Karar vermemin üstünden iki ay,
istifa edişimin üstünden bir ay, size kararımı anlatışımın üstünden iki hafta
geçti. Hala Ankara’dayım. 6 haftalık ihbar süremin dolmasını bekliyorum. Yıllık
iznimin de bir haftasını kullanmamıştım, iyi olmuş. Haftaya Cuma günü, Ankara’daki
işim bitiyor. Yeni bir yolculuğa çıkıyorum. Eşyalarımı hazırladım.
Ayarlamalarımı yaptım. Kanatlarım var artık. Rüzgar nereden eserse o tarafa
gideceğim.
Çok düşündüm. İstediğim kadar
ilaç kullanayım, istediğim adamla ilişkim olsun, istediğim kadar arkadaşımla
keyifli vakit geçireyim, hayatımı değiştirmediğim sürece mutlu olamayacağımı
anladım. Geçtiğimiz birkaç haftadır size verimli bir sayfa sunamadığımın
farkındayım. Bunun ise çok önemli bir sebebi var. Öyle bir dönemden geçiyorum
ki, biraz hiçbir şey yapmamaya ihtiyacım varmış. Hani bir zamanlar bir dizi
oyuncusu “tükenmişlik sendromu” diye bir şey yaşamış ve ülkeyi terketmişti. Ne
yalan söyleyeyim, oldukça fazla geyiğini çevirmiştim. Şimdi ise içinde
bulunduğum duruma en uygun iki kelime bu olsa gerek diye düşünüyorum. İçinde
bulunduğum her şey beni tüketti. Artık yıllar önce yapmam gereken şeyi yapmam
gerektiğinin farkındayım. Hayatımı değiştireceğim.
Sekiz tane çıtır kıvamında stajyer kızlar olarak, Adıyaman’daki ilk staj
günümüz için heyecanlıyız. Bindik arazi araçlarına petrol kuyularını (atbaşı
dediğimiz araçları) görmeye gideceğiz. Yolda geyikler dönüyor, gülüşmeler,
şarkılar, her şey şahane. İlk inceleme alanımıza geldik. Faylar, dere
yatakları, alüvyonlar vs. sürekli notlar alıyoruz, haritalarımızı işliyoruz.
Saat olmuş 10 ve bedenimin her gözeneğinden ter damlaları geliyor resmen. Hava
olmuş 38 derece, biz hala diyar diyar yürüyoruz. Başımızda hocamız, sağ olsun
bize eğitim vermek adına o sıcakta oruç ağzıyla dünyanın arazisini gezdirdi,
biz susuzluktan sızlandık. Yanımıza aldığımız erzak da saat 12 sularında
tükenmişti.
Öncelikle şunu söylemek isterim ki sizleri unuttuğum filan yok, keza Kalem de sizi unutmuş değil. Sadece ben yıllık izne ayrıldım ve bel fıtığım ağır kaldırmaya hiç hoş yaklaşmadığı için bilgisayarımı yanımda götüremedim. Ama cidden sizi ihmal etmek istemediğimi fark edip hemen akıllı telefonuma sarıldım. Orada notlarımı telefona yazıp, eve kendimi attığım an itibariyle kendimi bilgisayarıma ve size adadım. Bu yazım biraz karışık olacak gibi, zira kafamı hiç toplayamıyorum.
Ayaklar! Kiminin pek hoşuna gitmese bile bu konu, yazmak zorunda hissettiğim bir ürün buldum. O ayaklarınızdaki kumaşa takılma hissine gıcık olanlardan, topukları çabuk sertleşen insanlardansanız, yalnız değilsiniz. Pek sevmem pediküre gitmeyi. Ama bu bilhassa topuklarda olan derinin sertleşmesi durumuna da katlanamıyorum. Birkaç tane ayak bakım kremi denedim. Yok bana mısın demediler. Sonra ona denk geldim. Hayallerimin ürünü. ORIFLAME FEET-UP ADVANCED FOOT MASK.
Ah kız
kardeşler! Siz yok musunuz? Bir insanın hayatını bu kadar tatlı tatlı cehenneme
çevirebilirsiniz ancak. Sizle de olmuyor, sizsiz hiç olmuyor. Canımızın
parçası, en iyi arkadaşımız, ilk ebeveynlik deneyimimiz, sırdaşımız, bazen de
baş düşmanımız, en güçlü yanımız, bazen de en zayıf noktamızsınız.

Her
şeye rağmen küçüklüğünüzün en iyi oyun arkadaşı o minik cadı olmuştur. Şekilden
şekle mi sokmadınız, makyajlar mı yapmadınız, şarkı söyletip videoya alıp cümle
aleme mi izletmediniz, başörtülerinden atkılardan ona elbiseler mi yapmadınız,
saçlarını mı boyamadınız, sağdan soldan önüne fırlayıp altına mı işetmediniz… Tüm
hinliklerinizi önce onun üstünde denemişsinizdir. O sizin bugünlere
gelmenizdeki en büyük tecrübeniz olmuştur.
Milattan sonraki olayları, yenilikleri,
icatları araştırırken fark ettim ki günümüzde çok kullandığımız ihtiyaçların
bir kısmını Çinliler icat etmiş ve önemli olayların hepsi Romalılarla ilgili. Diğer fark ettiğim şey ise ne kadar geriye
dönük çalışırsam o kadar az veriye ulaşıyorum. Veri azlığından ve gereksiz veri
çokluğundan dolayı MS 2 ve 5. yüzyıllar arasını incelemem neticesinde ancak bir
yazı çıkarabildim. Bu dönemde yaşanan önemli olaylara ilişkin çok detaylı
araştırma yapamasam da sizler için birkaç ilginç bilgiye ulaştım.
1. ANTAKYA DEPREMİ
13 Aralık 115 tarihinde meydana gelen ve
Türkiye’de en çok ölüme sebep olan bir deprem yaşanmış. M=7.5 büyüklüğündeki
deprem sonucunda yaklaşık olarak 260.000 kişi hayatını kaybetmiş. O dönem de
Antakya Roma İmparatorluğu’na aitmiş.
Bugün günlerden Pazar. Mevcut durumda aktif bir işim olmasa
da Pazar gününün hakkını sonuna kadar veriyorum. Televizyon karşısında
uyuyakalmaktan tutun telefonumu şarja takmaya üşenmeye kadar tüm klişeleri bir
bir yerine getirdim. Evin içinde yüzde 12 şarj ile sefaletimin keyfini
sürüyorum. Pazar gününün nasıl bir enerjisi varsa artık işsiz bir insanı bile
çalışıyormuşcasına miskinliğe sürüklüyor. Belki de sürü psikolojisidir bendeki.
Bugün Ocak ayında başladığım ve halen yazmaya devam ettiğim hikayemi bölüm bölüm sizinle paylaşmaya karar verdim. Şimdilik haftada bir kere yeni bölüm yayınlamayı düşünüyorum. Ama severseniz daha kısa sürede paylaşım yapmaya çalışırım tabii ki. Hatta inşallah çok seversiniz de daha çok paylaşım yapmak için hikayeyi daha ilginç kılmak üzere ne yapacağımı düşünmekten bir hal olurum :)
Okuduktan sonra görüşlerinizi
bana bildirebilirseniz çok sevinirim. Yazı konusunda kendimi geliştirebilmem
için buna gerçekten çok ihtiyacım var. Şimdiden hepinize çok çok teşekkür ediyorum.
Hikayenin şimdilik iki ana
karakteri var. Nil ve Soner. Romantik bir hikaye yazma isteğiyle yola
koyulmasam da ziyadesiyle aşk dolu bir hikaye çıktı ortaya. Ama ilerleyen
zamanlarda nasıl sürprizlerle karşılaşacağınızı söyleyemem :). Ayrıca başta da
belirttiğim gibi Ocak ayında yazmaya başladığım bir hikaye olması sebebiyle
bolca soğuk ve kar içeriyor. Umarım hoşunuza gider.

Aslında benim için her günün bir karakteri vardır. Her günün karakterine uygun film-dizi izlemeyi severim. Yaptığım film-dizi seçimlerini günlerin enerjisine göre ayarlarım. Genellikle seçimlerim aşağıdaki gibidir.
1.PAZARTESİ günü umutsuz bir
gündür. Her pazartesi karar verdiğiniz bir şeye başlar, sonra yarıda
bırakırsınız. Pazartesileri hayat daha ne kadar böyle gidecek dediğiniz bir
gündür. Akşam eve gidince kesinlikle bir komedi filmi patlatmak gerekir
Pazartesi günleri. Ruhunuza iyi gelir, pazartesi şokunu atlatmanıza yardımcı
olacaktır.
ÜRÜN İNCELEME #1: AVON EYE SHADOW PRIMER LIGHT BEIGE FAR BAZI

Göz makyajını çok severim ve eyeliner baş
makyaj ekipmanımdır. Fakat göz kapaklarım yağlıdır. Far sürdüğüm zaman hep
çizgi şeklinde toplanır. Eyeliner veya göz kalemi kullandığımda ay ışığınız
denizdeki yansıması gibi üst kapağıma bulaşır. Bu sıkıntımı sürekli dile
getirdiğim için geçtiğimiz yıl sevgili arkadaşım Kalem önerdi bu ürünü. AVON
Far Bazı (eye shadow primer).
BANA YEMİN, BANA SÖZ..
Bugün kendimi dinlemedim. Kendime verdiğim sözü tutmadım, tutmak istemedim. Çok da irademi kullanmama gerek yoktu, hissiyatlarım beni yönlendirebilirdi ama "özgür kadın" sıfat tamlamasının cazibesine yenik düştüm.

BU KAFA NEYİN KAFASI?
Geçtiğimiz bir haftadır, şiddetli bel ağrısı ve buna bağlı
bacak ağrısı çekiyordum. Ne yazık ki halen devam etmektedir. Ağrım o kadar şiddetliydi ki unutabilmek için
iş yerinde kafamı meşgul edecek iş dışında ufak aralar veriyordum. Bu arada
acil olan bir projemi nihayet bitirmiş ve 250 sayfalık yazdığım raporu baştan
sona kontrol ediyordum.
Verdiğim aralardan birinde blogumun Günün Sözü kısmında “bugün ne yazsam” diye düşünmüştüm Cuma günü.
Aradım taradım ruh halime göre bir söz bulmaya çalıştım. O sırada Ömer
Hayyam’ın

Madem İtalya’ya kadar geldik, o zaman süslenir püslenir öyle atarım kendimi arkadaş! Dedim ve başladım saçlarımı yapmaya, ama bir yandan da açlıktan ölüyoruz. Sağ olsun Joseph bize mutfağı ve içindeki küçük harika kekleri gösterdi de, azıcık kendimize geldik. Saçlar maşalandı, ciciler giyildi, makyajlar yapıldı. Hadi bakalım Roma’yı keşfetme zamanı…
Önce bir aç karnımızı doyuralım dedik. Dön dolaş etrafı, heyecandan nereye oturacağına karar vereme. Bir saat kadar oteli merkez alırsak 500 m’lik yarıçap ile otel etrafını tavaf ettikten sonra, sonunda bir pizzacıya girdik. Belki dokuz ya da on çeşit dikdörtgen pizzalar, kuru mantarlısı, yaş mantarlısı, peynirliler, ançüezliler… Girdiğimiz pizzacı fast food tarzında olup, dilimlerinizi istediğiniz büyüklükte kesip, kilo ile satıyorlardı. Hemen patlattık kocaman birer dilim. Yaklaşık 200 gramlık dilim almıştım (2,50€). Ohhhh, midemiz bayram etti. Eh madem tokuz artık tura devam etme vaktidir.
BİZ KİM MİYİZ?
Şimdilik iki kişiyiz. Hakkımızda bilmeniz gereken en önemli şey çok farklı iki karakter olduğumuzdur. Bir Terazi ile bir İkizler...
Farklı giyim tarzları, farklı seçimler, farklı meslekler, faklı ilgi alanları. Ama biz ortak bir noktada buluştuk. İkimiz de Bugünü dolu dolu yaşamayı seven insanlarız. Biz herkesin Bugün... ile başlayan sorularına cevap olmak istedik. Çünkü Bugün Bir Hediye!
Ne giymek isterseniz, ne yapmak isterseniz, ne okumak, ne izlemek, nereye gitmek isterseniz,ya da aklınıza ne gelirse... Başvuracağınız ilk kaynak olmak isteriz. Çok bildiğimizden mi? Hayır tabi ki! Amacımız öğüt vermek asla değil. Amacımız sizin de Bugünü dolu dolu geçirmeniz için fikir vermek.
Kendi deneyimlerimizi, öğrendiklerimizi araştırdıklarımızı, gördüklerimizi ve yaşadıklarımızı, belki biraz da hayal gücümüzü sizinle paylaşmak istedik. Yardımcı olabilirsek ne mutlu bize!
Keyif almanız dileğimizle...
Dayday ve Kalem
Dayday ve Kalem
Bugün tatilin ilk günü. Geçen sene tatil yapamadığımdan olsa gerek, aman ne hazırlandım ne heveslendim. Gözde ve hareketli tatil mekanlarından ziyade deniz, kum, güneş ve doğa dörtlemesine kitaplarımı da ekleyerek deyim yerindeyse "kafa dinlemelik" bir tatil yapma planındayım. Tabii ki gece gezmeleri de olacak ama tatili gece hayatından ibaret hale getirmek istemiyorum. Zaten son 6 haftadır yoğun ve katı bir şekilde yaptığım diyet ve spor sebebiyle alkol ve karbonhidratın her türlüsünün (meyve dahil. Maalesef meyvelere de karpuz dahil.) tadını unuttuğum için ıpta dıpta eğlenceler pek bana göre değil. Her ne kadar Dayday hiç farketmese de belimden 14 cm, bacaklardan 7'şer cm, kalçadan 7 cm gözle görülür, elle tutulur incelmelerim oldu. Soracak olursanız sporu hiç istemeyerek ve zorla yapıyorum ama diyet kısmına çok alıştım. Artık canım hiçbir şey çekmiyor. 5 yıldızlı ultra her şey dahil konseptli otelde ızgara et, salata, az yağlı sebze ve yoğurt menümle ilk akşamımı mutlu mesut geçirdim. İradeden de olabilir, spor uğruna harcadığım emek, zaman ve paraya kıyamadığım için de olabilir bu istikrar. Tabii karşılığını aynada gördüğünüzde fazlasıyla alıyorsunuz. En güzeli de bu.

Bir
kış günü en yakın arkadaşımdan yine uçak biletlerinde indirim olduğuna dair bir mail aldım. Çok uzun zamandır yurt dışına gitmek istiyor ama bir türlü para
denkleştiremiyorduk. Yine o biletleri görünce bu sefer tamam dedim. Bilet almakla
başlayalım. En kötü bir bilet parası kaybederiz. Akşam buluştuk ve Roma’ya
Haziran ayında gitmek üzere iki bilet aldık. Bir anda verilmiş bir karardı bu.
Ne pasaport vardı, ne tecrübe, ne de bir fikir. Pat diye aldık biletleri.
Herkes gibi benimde hayat
şartlarından kaynaklanan veya tamamen kendimden kaynaklanan buhran dönemlerim
vardır. Yine zor, yolumu kaybettiğim bir dönemden geçtiğim sırada tanıştım bu
kitapla. Bir arkadaşım duymuş kitabın methini. “Masalları sever misin?” kitabın
zor zamanlarda başvurulacak bir yardımcı olduğunu söylemişler. Soruyu
duyduğumda şaşırdım. Çünkü en son sanırım 12 yaşında Türkçe dersinde
öğretmenimizin anlattığı bir Türk masalını duymuştum. Sevip sevmediğimi bile
bilmiyordum. “Hadi hemen alalım.” Düşünmedim bile. Bana tutunacak dal lazım.


Benim gibi zor zamanlar geçiren
bir arkadaşımla birlikte üç arkadaş, Masal
Terapi isimli bu kitap için hemen internetten üç adet sipariş verdik.
Ertesi gün kitaplar elimizdeydi. Şahsen o günden beri elimden düşürmüyorum. Bir
çeşit başucu kitabım ve çanta kitabım diyebilirim. Her gün mutlaka bir sefer
aralıyorum sayfaları.
Masal Terapi içerisinde 54 adet
masal bulunmaktadır. Masalların bir kısmını duymuş olabilirsiniz. Kitabın
yazarı Judith Malika Liberman’ın bu
masalları bir araya getirme amacı için kitabın arka kısmında şu ifadeler yer
almaktadır:
Kimi
insanlar ilk görüşte aşka inanmaz. Ancak okuduğum bazı araştırmalar aşk
tohumlarının ilk birkaç dakikada atıldığı ve bu ilk dakikaların sonraki
adımları şekillendirdiğini söyler. Aşk dediğimiz kalbimizde hissettiğimiz
duyguyu beyindeki bazı kimyasalların ortaya çıkmasıyla oluştuğunu okumuştum.
GÜZELLİK İÇİN LİMON KULLANMANIN 7 YOLU
Limonu hepimiz severiz. Boğaz hastalıklarında, gribe karşı
savaşta, mide bulantılarını yok etmek için ve tabi ki yemeklerde, salatalarda
lezzet için hepimiz limon kullanırız. Peki ya limonun güzellik için de birçok kullanım
alanı olduğunu biliyor muydunuz?
1.Cilt Bakımı
Birkaç damla limon suyu cildinizi temizler
ve aydınlatır. C vitamini ve sitrik asit
açısından zengin olan limon suyu cildin aydınlanması ve parlamasını sağlar. UYANIŞ!
Bugün tembelliği bir kenara
koymaya karar verdim. Aylardır içimdeki yazma isteğini kararlı ve istikrarlı
bir şekilde bastıran üşengeçlik güdümü yok sayıyorum. Klavyeye dost, dizüstü
bilgisayarımın şarjının bitme olasılığına düşmanım. Gerçi şu anda her ne kadar
yattığım yerden yazıyor olsam da yazma eylemine başlayabilmek bile şu an bana
yeterli geldi.