Madem İtalya’ya kadar geldik, o zaman süslenir püslenir öyle atarım kendimi arkadaş! Dedim ve başladım saçlarımı yapmaya, ama bir yandan da açlıktan ölüyoruz. Sağ olsun Joseph bize mutfağı ve içindeki küçük harika kekleri gösterdi de, azıcık kendimize geldik. Saçlar maşalandı, ciciler giyildi, makyajlar yapıldı. Hadi bakalım Roma’yı keşfetme zamanı…
Önce bir aç karnımızı doyuralım dedik. Dön dolaş etrafı, heyecandan nereye oturacağına karar vereme. Bir saat kadar oteli merkez alırsak 500 m’lik yarıçap ile otel etrafını tavaf ettikten sonra, sonunda bir pizzacıya girdik. Belki dokuz ya da on çeşit dikdörtgen pizzalar, kuru mantarlısı, yaş mantarlısı, peynirliler, ançüezliler… Girdiğimiz pizzacı fast food tarzında olup, dilimlerinizi istediğiniz büyüklükte kesip, kilo ile satıyorlardı. Hemen patlattık kocaman birer dilim. Yaklaşık 200 gramlık dilim almıştım (2,50€). Ohhhh, midemiz bayram etti. Eh madem tokuz artık tura devam etme vaktidir.