Geçtiğimiz bir haftadır, şiddetli bel ağrısı ve buna bağlı
bacak ağrısı çekiyordum. Ne yazık ki halen devam etmektedir. Ağrım o kadar şiddetliydi ki unutabilmek için
iş yerinde kafamı meşgul edecek iş dışında ufak aralar veriyordum. Bu arada
acil olan bir projemi nihayet bitirmiş ve 250 sayfalık yazdığım raporu baştan
sona kontrol ediyordum.
Verdiğim aralardan birinde blogumun Günün Sözü kısmında “bugün ne yazsam” diye düşünmüştüm Cuma günü.
Aradım taradım ruh halime göre bir söz bulmaya çalıştım. O sırada Ömer
Hayyam’ın
“Ey zaman, bilmez misin ettiğin kötülükleri?
Sana düşer azapların, tövbelerin beteri.
Alçakları besler, yoksulları ezer durursun:
Ya bunak bir ihtiyarsın, ya da eşeğin biri.”
Sözünü buldum. Çok hoşuma gitti ve sizlerle paylaşmak
istedim. Neyse dörtlüğü bulduğum yerden kopyaladım. Mailimle kendi mailime
koymayı planlıyorum. Gönderdim sanıyorum.
Bu arada kontrolünü bitirdiğim projeyi de proje sahibi
firmanın sorumlusuna mail attım. İşimi bitirmiş olmanın verdiği huzur ve
bacağımdaki dayanılmaz acıyla evime döndüm nihayet. Hafta sonu boyunca
ağrılarımla kıvranırken, işi 1 sene sonra nihayet bitirmiş olmanın verdiği
mutluluğu yaşıyordum. Aklıma zerre iş gelmedi. Bu sırada ben sözü aklımdan
yazıp Blogda paylaşmıştım. Hiç mail geldi mi diye kontrol etme ihtiyacı
hissetmedim.
Pazartesi oldu yine sevgili acılarım ve ben işe gittik.
Acayip bir şekilde raporu tekrar kontrol etme isteğim doğdu. Raporu kontrol
ederken kendi kendime bir önceki projemdeki kelimelerden birini aratmalıyım
diye düşünüyordum ki…. Flaşlar beynimde çaktı. Bir de ne göreyim. Ömer
Hayyam’ın müthiş dörtlüğü cümle halinde raporumun sonuçlar kısmında duruyor.
Dizilerdeki gibi “OH MY GOSH” patlattım bir tane. Hemen Proje sorumlusunu
aradım. İşte diyalog, işte rezilliğim.
D: S Bey Merhaba, Raporu okudunuz mu?
S. Dayday hanım, henüz 90.sayfadayım. Bitirince Genel
Müdürüm’e okutacağım.
D: S Bey Lütfen sayfa 249’u açın. Ben çok kötü bir hata
yapmışım. (Kıkırdamayla karışık konuşma)
S: Hayırdır Dayday Hanım ne hatası (O sırada sayfayı açmaya
çalışıyor)
D: Ya S bey, ben kafamı dağıtmak için güzel sözler ararken Mevlana’nın bir sözünü
buldum. Onu projenin içine yapıştırmışım mailime yapıştıracağıma (Kıkırdama
krize döner gibi gülüşme, kafa hala karışık yanlış kişiye atıfta bulunmalar)
S: Hahaha Buldum Dayday hanım Ey zaman, bilmez misin ettiğin
kötülükleri? Sana düşer azapların, tövbelerin beteri. Alçakları besler,
yoksulları ezer durursun: Ya bunak bir ihtiyarsın, ya da eşeğin biri.
D: Ya kusura bakmayın nolur. Hiç böyle şeyler yapmazdım ben.
Yok edin onu hemen. (Kahkahalarla karışık konuşmaya çalışma)
S: Dayday hanım, önemli değil. Yok ettim merak etmeyin.
Bildiğiniz başka güzel sözler varsa bana da yollayın. (Gülme krizi)
D: S Bey çok özür dilerim gerçekten. Rahatsızım biraz da,
kafam iyice karışmış. Raporun başka hiçbir yerinde böyle bir şey yok. Ama siz
yine de iyi okuyun (Gülme krizi)
S: Tamam Dayday hanım, merak etmeyin sildim o kısmı,
müdürüme göstermeyeceğim. (Gülme krizi)
D: Teşekkür ederim. İyi Günler
Benim surat kıpkırmızı, kahkahalara boğulmuşken aklıma adama
Mevlana’nın sözü olduğunu söylediğimi farkettim. Tekrar aradım. Battı balık yan
gider, madem rezil olduk doğru şekilde olsun.
D: S Bey, kusura bakmayın rahatsız ediyorum tekrar ben
raporun eklerini göndereceğim şimdi size onu haber vermek istedim.
S: Tamam Dayday hanım, bekliyorum. Sonra götürürüm müdüre
raporu.
D: S Bey bir de…. Iııımmm… Şu olay aramızda kalsa olur mu?
Patronlar duymasa? (Kıkırdama başladı tekrar)
S: Tabiki Dayday hanım. Aramızda kalacak söz veriyorum.
(Karşı tarafın kıkırdamasını duymak bir ayrı utanç kaynağı)
D: Bu arada o Mevlana’nın sözü değil Ömer Hayyam’ın sözü.
Telaştan yanlış söyledim.
S: Fark ettim. Ben de diyorum Mevlana’nın böyle sert
ifadeleri olmaz ama… Bilgilendirdiğiniz için teşekkür ederim. (Level Up: Gülme)
D: Rica ederim. Her Zaman! (Kopuş)
Hayatımda böyle bir utanma yaşadığımı hatırlamıyorum.
Birinci sınıfta uçarken gelen somonun yanına “birkaç dilim ekmek alabilir
miyim?” diye hostese bağırsam bu kadar yerin dibine giremezdim. Çok komikti.
Yerlere yattı herkes. Kariyerimde dönüm noktası olacaktı. Öyle böyle değil.
Baya bildiğin ilkokula dönecektim. Ama anlayışlı ve mizah duygusu olan proje
sorumlularını seviyorum.
Ne diyelim, geçmiş olsun :)
YanıtlaSilTeşekkür Ederim :)
YanıtlaSilGüzel ne demek harikaydI.Beni de güldürdünüz.Çok içten bir anlatım.Hem ağrılarınızi,hem de farkına varıp yanlışlığı düzeltmeye çalışırken,konuştuğunuz kişiyle dialoglarınız çok canlıydı.zevkle okudum.Elinize sağlık.Paylaşımlarda görüşmek üzere.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Bu şaşkınlıklarımdan sadece biri. Kafası oldukça karışık biriyimdir. Güldürdüysem ne mutlu bana. Sevgiler...
Silçok güldüm :))
YanıtlaSilBen hala gülüyorum :)
SilDayDay, sanırım bu hikayeyi sadece blogu okuyanlarla sınırlı kalmasına gönlüm elvermeyeceği için her yerde anlatacağım :)
YanıtlaSilYaaa, bak aklıma geldikçe gülüyorum. Yüzyılın rezilliğine imza attım. Sen yine de çok anlatma herkese :D
Sil