KARAR VERDİM, GİDİYORUM!





Çok düşündüm. İstediğim kadar ilaç kullanayım, istediğim adamla ilişkim olsun, istediğim kadar arkadaşımla keyifli vakit geçireyim, hayatımı değiştirmediğim sürece mutlu olamayacağımı anladım. Geçtiğimiz birkaç haftadır size verimli bir sayfa sunamadığımın farkındayım. Bunun ise çok önemli bir sebebi var. Öyle bir dönemden geçiyorum ki, biraz hiçbir şey yapmamaya ihtiyacım varmış. Hani bir zamanlar bir dizi oyuncusu “tükenmişlik sendromu” diye bir şey yaşamış ve ülkeyi terketmişti. Ne yalan söyleyeyim, oldukça fazla geyiğini çevirmiştim. Şimdi ise içinde bulunduğum duruma en uygun iki kelime bu olsa gerek diye düşünüyorum. İçinde bulunduğum her şey beni tüketti. Artık yıllar önce yapmam gereken şeyi yapmam gerektiğinin farkındayım. Hayatımı değiştireceğim.

Ben harika bir çocukluk geçirdim aslında. Dışarıdan görünen öyleydi yani. Aslında zor bir çocukluktu benimkisi. Detaylarına girmeyeceğim. Tipik anne-baba ayrılması deyip geçiyorum. Hemen herkesin yaşadığı problemdi. Farkındayım. Benim de bir sığınağım vardı. Zaman geldi, onu da kaybettim. Ben çığrımdan çıkmaya başladım. Artık hiç evde olmak istemiyordum. Sevdiğim herkesten, her şeyden uzaklaşmak bana iyi geliyordu. Böyle bir ergenlik süreci geçirdim. Çok güldüm, çok eğlendim, ama aslında içten içe hep öfke tarafından yenilip bitiriliyordum. Sonra herkesten uzak olmak için Ankara’ya geldim. Üniversite meselesi.

Bu üniversite hayatım boyunca hep eğlendim. Hep güldüm. O kadar çok güldüm ki kimse anlayamadı içimde beni kemiren şeylerin olduğunu. Bazı hocalarım anladı. Konuşmaya çalıştılar. Konuşmadım. Her şeye, herkese öfkeliydim. Bir türlü geçmek bilmedi o öfke içimde. Kime karşı, nedendi bu öfke bilmiyorum. Şimdi düşününce belli ki her şeyin ufak da olsa payı varmış, birikmişlikmiş belli ki. Ama ben hep gülmeye devam ettim. Okul hayatım boyunca ailemden insanlar geldi yanıma, ben yanlarına gittim. İlk birkaç gün hasret giderdikten sonra işler hep kavgaya döndü. Neden? Çünkü ben dışarıda olmak istedim. Arkadaşlarımla olmak istedim. Tek güldüğüm yerde olmayı tercih ettim. Aslında bu kaçıştı. Onları çok seviyordum. Ama bir o kadar da öfkeli olduğum için onları üzmemek için kaçtım. Onlar ise bunu anlayamadılar. Hep şımarık kız oldum ben. Asi kız. Evin kötü kızı. Kimse sorgulamadı bu kız neden böyle oldu diye. Yine de bana hep güvendiler. Ben de güvenlerini boşa çıkarmadım. Uzak kalmayı tercih etmiş olsam da hep onları çok sevdim. Çok saygı duydum. Üzmemek için elimden geleni yaptım. Benimle gurur duyabilecekleri bir birey haline gelmeye çalıştım.

Bu çabamda ne kadar başarılı oldum bilmiyorum. Yeri geldi çok yıprattım onları. Farkındayım. Ama gençtik be. İlla ne doğru ne yanlış, ben kendim anlamalıydım. Kendi hayatıma kendim yön vermek zorundaydım. Ve hep böyle yaptım. Yalnız kaldım. Tamamen kendimle baş başa karar verdim her adımıma. Her şeyi yolunda bir hayat sürdürmeye çalıştım. Kimi zaman çuvalladım, çok zaman yalnız kaldım. Hep sevdim, hep sevildim. Yeri geldi nefret edildim. Çok arkadaşım oldu. Zaman geldi ki, çoğunu sildim. O kadar dengesizdim ki, sürekli kendimle bile savaş halindeydim. Nasıl insanlarla savaş halinde olmayayım. Beynim hiçbir zaman susmadı. Ama bir şekilde dimdik ayaklarım üstünde kalmaya çalıştım.

Neticede şu anda bir işim var, ev kiramı ve faturalarımı ödüyorum. Kardeşimin masraflarının bir kısmını karşılayabiliyorum. Ve bunların neticesinde elimde sosyal hayat yaşayabilmek için hiçbir şey kalmadığından, yine kendimle baş başa kalıyorum. Evet soruyorum kendime. Neden buradayım? Neden böyle bir hayat yaşıyorum? Neden yalnızım?

Aslında cevap basit. Buna alıştım, ve alıştığım şeyleri bırakmayı göze alamıyorum. Aldığım üç beş kuruş maaşla hiç bir şey yapmadan ömrümden günleri siliyorum o kadar. Ne gerek var ki? Ben elin Ankara’sında neden bir başımayım? Sırf özgürlüğüm elimde olsun, burası benim evim demek için, tüm zorluklarla tek başıma mücadele vermek zorunda mıyım? Bu nasıl bir mazoşistliktir. Kendi hayatım olsun, kimse karışamasın, kendi yağımda kavrulayım, gerekirse sürüneyim derken, sevdiğim insanların hepsinden uzaktayım. Evet bence hala haklı sebepler bunlar. Eminim daha ne olsun diyorsunuzdur. Ben başka bir şeyi farkettim. Benim bu hırsım yüzümden sevdiklerim zor durumdalar. Toparlanamıyorlar. Bana ihtiyaçları var. Şimdi aile sahibi olmak isteyen ben, eğer ailem olan insanlara daha sırtımı dönmeye devam edersem, nasıl bir ailenin sorumluluğunu alabilecek zihniyete sahip olabilirim. Benim ki sahtekarlık olmaz mı?

Uzun süredir kafamda bu düşünceler vardı. Şimdi her şey rayına oturdu. Beni Ankara’da bağlayan bir şey yoktu. Babamın yıllardır bana söylediği bir sözü yeni yeni anlamaya başladım. Birlik ve beraberlik içinde olmamız lazım, ancak bu şekilde ayakta kalabiliriz. Zaten böyle yürümez mi hayatta işler. Biz insanoğlu sürüye ihtiyaç duyarız. Güdülerimiz bu şekilde işler. Atalarımız boşuna dememiş “Yalnızlık Allah’a mahsustur” diye. Henüz kendi ailemi kuracak rastlantılara sahip olamadığıma göre bu hayatta öncelikle yapmam gereken başka şeyler olduğunu anladım. Ailemin merkezi olarak gördüğüm babamın yanına dönmeye ve ona yardım etmeye karar verdim. Zaten artık o kadar büyüdüm ki kimseye karşı öfke hissetmiyorum. Belli ki daha yeni büyüdüm. Ve gidip istifamı verdim. Burada, Ankara’da, herkesten uzakta ve zor durumda yaşıyor olmamın hiçbir anlamı olmadığına karar verdim ve istifa ettim. Gidiyorum 20 gün sonra buralardan. 10 yıl önce beni yutan Ankara’yı arkamda bırakıyorum.


Birlik ve beraberlik içinde ailemi toparlarken, yaşadığım hayatında tadını çıkaracağım. Artık faturalar ne oldu diye, evdeki perdeyi nasıl takacağım diye, priz bozuldu elektrikçiyi önümüzdeki ay mı çağırsam diye tek başıma düşünmek zorunda kalmayacağım. Artık akşamları yanımda kimse yok diye yemek yememezlik yapmayacağım. Artık hafta sonu eve kapandığım için sesimi unutup arada kendi kendime konuşmak zorunda kalmayacağım. Baba evine dönüyorum. Onunla birlikte çalışıp, onunla birlikte güçlenip, onun yanında özgür olacağım. Ha bu arada, kendimi bloguma ve sanata adamaya karar verdim. Daha fazla vakit ayıracağım sizlere. Başkalarının işleri için harcadığım enerjiyi artık tümüyle kendime ve aileme harcayacağım. Ben artık yalnız olmamaya karar verdim. Ben artık mutlu olmaya karar verdim. Artık hayatıma güneş doğmuş gibi hissediyorum.

12 yorum:

  1. Yazınız yeri geldi duygulandırdı; yeri geldi hüzünlendirdi ve yeri geldi düşündürdü. Gerçekten hayat zor ve acımasız... Bilhassa da bir kadın için çok zor... Bir noktada almış olduğunuz karardan dolayı takdir ettim. Gerçekten Ankara gibi bir şehirde yaşamak bana göre bir insana yapılabilecek en büyük zülüm. Allah bizlere de bir an önce bu şehirden kurtulmayı nasip etsin diyorum...

    Her neyse Emeğinize Kaleminize Sağlık... Yeni Hayatınızda, Sanat ile ilgili çalışmalarınızda ve Blog Çalışmalarınızda başarı mutluluklar dilerim.

    Sevgi, Saygı ve Hürmetlerimle

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumunuz için çok mutlu oldum. Şu sıralar fazla yoğun olduğum için anında cevap yazamıyorum. Kusuruma bakmayın. Hayat bana biraz daha gülecek artık hissediyorum. Yeni duygularda görüşmek üzere...

      Sil
  2. Bence çok yerinde bir karar vermişsiniz.Başlarda ailenizle yaşayamamanın eksikliğini hep duymuşsunuz.Ama şimdi o sıcaklıktan haklı olduğunuz payınızı geç de olsa tahsil etmelisiniz.Ben mutlu olacağınıza inanıyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :) Eksiklik hep duydum. Bir adım attım, hakkımda hayırlısı. Açıkçası bunca yıl yalnız olduktan sonra, aileyle yaşamak nasıl bir şey bilmediğim için korkuyorum.

      Sil
  3. Ailenizin yanına dönme kararınıza sevindim. Hayattaki en büyük zenginliğin aile olduğuna inanıyorum. Mutluluklar diliyorum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ediyorum. Biraz korku var içimde ama, umarım her şey yolunda gider.

      Sil
  4. Yazını okurken tanıdık geldin içime. Pek düşünmeye tenezzül etmedim. Biliyordum aslında o tanıdığın kendim olduğunu. Belki anne-babam ayrı değildi ama ben ayrıydım onlardan ruhsal olarak. Bende çok sevdim gülmeyi, küçük delilikler yapmayı. Ve bir aşk yıpranmışlığından sonra karar verdim senin şimdi gitmek istediğin şehirden kaçmayı. Kaçtım da. Ama çekti işte bi şeyler geri kendine, döndüm. Yeni döndüm hemde. 9 yıl aradan sonra evime döndüm. Özlemişim gerçekten ailemi, arkadaşlarımı, gülmeyi, anılarımı.Ve dünyamın en güzel şehri Ankara'yı.Senin de yazdığın gibi kimseye bi nefretim-kinim kalmadı zamanla ve kendim olmuşum zamanla. Ve yine dediğin gibi yeni büyümüşüm aslında. Git. Kendin için git, ailen için git. İnan eve dönmek çok ama çok güzel...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eve dönmek güzel olacak değil mi? Bence de geç alınmış bir karardı. Ben hep kayıp hissetti kendimi.Blki bundan sonra hissetmem. Teşekkür ederim yorumunuz için.

      Sil
  5. merhaba blog keşif etkinliğinden geliyorum blogunuzu takibe aldım bende bekliyorum ;)

    http://misevimm.blogspot.com.tr/

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoş geldiniz. Hemen geliyorum sizin tarafa :)

      Sil
  6. Merhaba DayDay,
    Yazının başlığını okuyunca, Hayır! dedim içimden, ben daha sizi ve bloğunuzu yeni keşfetmişken nereye gidiyorsunuz? Sonrasında yazıyı okuyunca anladım ki, aslında gitmiyorsunuz, dönüyorsunuz. Sevindim. Gurbette olan biri olarak gerçekten sevindim. Ben de dönmek istiyorum, ama burada tek değilim, eşim var beni bağlayan birşeyler var. Tek olsaydım, bir an durmaz ailemin yanına dönerdim, yada en azından ha diyince onları görebileceğim bir mesafede evim olurdu. Ne yaşadınız, neler oldu bilmiyorum ama Bence bu kararınız sizin için hayırlı olacak, yaşarken onlara yakın olmak lazım.
    Bu arada takibime aldım sizi, ilginizi çekerse bloğuma da beklerim.
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoş geldiniz Hanımefendi :) Neler yaşadığımı zamanla anlatacağım. Paylaşmayı ve yazmayı istediğim öyle çok hikayem var ki, Gittiğim zaman bol bol yazacağım. Desteğiniz için teşekkürler. Bakalım beni neler bekliyor. Sizi zevkle takip ederim. Sevgiler :)

      Sil