Çok düşündüm. İstediğim kadar
ilaç kullanayım, istediğim adamla ilişkim olsun, istediğim kadar arkadaşımla
keyifli vakit geçireyim, hayatımı değiştirmediğim sürece mutlu olamayacağımı
anladım. Geçtiğimiz birkaç haftadır size verimli bir sayfa sunamadığımın
farkındayım. Bunun ise çok önemli bir sebebi var. Öyle bir dönemden geçiyorum
ki, biraz hiçbir şey yapmamaya ihtiyacım varmış. Hani bir zamanlar bir dizi
oyuncusu “tükenmişlik sendromu” diye bir şey yaşamış ve ülkeyi terketmişti. Ne
yalan söyleyeyim, oldukça fazla geyiğini çevirmiştim. Şimdi ise içinde
bulunduğum duruma en uygun iki kelime bu olsa gerek diye düşünüyorum. İçinde
bulunduğum her şey beni tüketti. Artık yıllar önce yapmam gereken şeyi yapmam
gerektiğinin farkındayım. Hayatımı değiştireceğim.
KARAR VERDİM, GİDİYORUM!
Sekiz tane çıtır kıvamında stajyer kızlar olarak, Adıyaman’daki ilk staj
günümüz için heyecanlıyız. Bindik arazi araçlarına petrol kuyularını (atbaşı
dediğimiz araçları) görmeye gideceğiz. Yolda geyikler dönüyor, gülüşmeler,
şarkılar, her şey şahane. İlk inceleme alanımıza geldik. Faylar, dere
yatakları, alüvyonlar vs. sürekli notlar alıyoruz, haritalarımızı işliyoruz.
Saat olmuş 10 ve bedenimin her gözeneğinden ter damlaları geliyor resmen. Hava
olmuş 38 derece, biz hala diyar diyar yürüyoruz. Başımızda hocamız, sağ olsun
bize eğitim vermek adına o sıcakta oruç ağzıyla dünyanın arazisini gezdirdi,
biz susuzluktan sızlandık. Yanımıza aldığımız erzak da saat 12 sularında
tükenmişti.
Öncelikle şunu söylemek isterim ki sizleri unuttuğum filan yok, keza Kalem de sizi unutmuş değil. Sadece ben yıllık izne ayrıldım ve bel fıtığım ağır kaldırmaya hiç hoş yaklaşmadığı için bilgisayarımı yanımda götüremedim. Ama cidden sizi ihmal etmek istemediğimi fark edip hemen akıllı telefonuma sarıldım. Orada notlarımı telefona yazıp, eve kendimi attığım an itibariyle kendimi bilgisayarıma ve size adadım. Bu yazım biraz karışık olacak gibi, zira kafamı hiç toplayamıyorum.